8 Mart 2010 Pazartesi

BAHARAT BAHÇELERİ

Melisanın ferahlatıcı turunçgil, rezenenin rakı sofrasını anımsatan anason, körinin uzakdoğu’yu çağrıştıran keskin baharat kokusu... Çok az türü gösterişli çiçeklere sahip olmasına rağmen, birçoğu etkileyici yeşil dokusu ve karşı konulmaz aromatik kokuları için yetiştirilmeye değer. Baharat bahçeleri, çiçek bahçelerinin verdiği keyif ile sebze bahçelerinin üretkenliğini biraraya getirir. Böylece estetik görünümlü, lezzetli ve güzel kokulu masrafsız bir koleksiyona sahip olabilirsiniz.

İyi bir baharat bahçesi oluşturmak için öncellikle ne istediğinize karar vermelisiniz. Yemeklerinize lezzet katacak bitkiler yetiştirmek mi, bahçenize estetik görünümlü baharat bitkileri ilave etmek mi? Bahçesi olmayanlar üzülmesin. Balkonunuzdaki bir saksıda da baharat bahçesi yaratabilirsiniz.
Yemeklerinizde kullanmak üzere baharatlar yetiştirecekseniz, mutfağınıza yakın bir alanı yada saksı kullanmayı tercih etmelisiniz. Bahçenizin bir bölümünde estetik bir baharat bahçesini çok büyük bir alan kaybı olmadan oluşturabilirsiniz. Baharatları mevcut bitkilerinizin içine yada sebze bahçenize ilave edecekseniz tür seçiminde dikkatli olmalısınız.

Baharat bahçeniz, aydınlık hatta bir miktar güneş alan, düzenli kimyasal ilaçlama yaptığınız bitkilerinizden (örn. meyve ağaçları) uzak, özellikle evcil hayvanların ulaşamayacağı, egzost gazlarına açık olmayan korunaklı yerler olmalıdır. Bitkileri dikeceğiniz toprağın süzek, mümkünse kumlu olması tercih edilmelidir. Mevcut toprağınız eski ise iyi yanmış hayvansal gübre veya organik gübre takviyesi ile zenginleştirmeniz faydalı olacaktır. Kimyasal gübreleri kesinlikle kullanmayınız.

Baharatlar sadece otsu bitkiler değildir. Tek yıllık, çok yıllık, çalı ve ağaç formlarında olabilirler.Yetiştirmek istediğiniz bitkileri tohumdan üretebileceğiniz gibi fide olarak da temin edebilirsiniz. Tohumdan üretim maydanoz, dereotu gibi geçici türler için uygun olur ancak lavanta, kekik, biberiye, defne gibi çok yıllık çalı türleri fide olarak temin edilmelidir. Dikim için bahar ayları tercih edilmelidir.

Baharat bahçenizde rahatlıkla yetiştirebileceğiniz türlerden bazıları maydanoz, nane, dereotu, kekik, köri, biberiye, iri yapraklı fesleğen, menta, frenk soğanı, mercanköşk, portakal nergizi, lavanta, lavantin, biberiye, defne, adaçayı, rezene, zencefil, limonotu, melisa, kişniş, tarhun olabilir.

Baharat bahçelerinin bakımı sanıldığı kadar zor değildir. Çok kolay hastalanmazlar. Nadiren böceklenme olabilir, böyle durumlarda 1 lt. suya bir tatlı kaşığı arapsabunu karıştırıp ya da 1 lt. suda bir avuç okaliptus yaprağını kaynatıp püskürterek doğal bir ilaçlama yapılabilir. Sulama hava şartlarına göre yeteri kadar ve periyodik olarak yapılmalıdır. Baharatların arasından çıkan yabani otların düzenli olarak temizlenmesi şarttır. Bazı baharatların (frenk soğanı, maydanoz, kekik gibi) sürgünleri biçildikçe tazelenir ve gürleşir. Bazıları ise çiçeklenme dönemlerinden sonra budanır (lavanta, lavantin gibi), bazıları ise (nane, melisa, adaçayı gibi) çiçeklenme döneminden önce kesip kurutulabilir.

Keyifle yetiştirdiğiniz baharatlarınız ile hazırlayacağınız mis kokulu salataları, lezzetli yemekleri, şifalı çayları sevdiklerinizle paylaşmayı ihmal etmeyin...

Tuğba Terzigil
Peyzaj Mimarı

HAVA TEMİZLEYEN İÇ MEKAN BİTKİLERİ

Hava buz gibi, yağmur da yağıyor, dışarı çıkamıyoruz, temiz hava için evin pencerelerini açtığımızda da üşüyoruz diyorsanız, çözüm hava temizleyen iç mekan bitkilerinde. Nasıl mı?

Yapılan araştırmalar ormanların dünyamızın havasını temizlediği gibi, bazı iç mekan bitkilerinin de ev ve ofislerimizdeki havayı temizlediği, amonyak, formaldehit ve benzen gibi zararlı toksin etkilerinden bizi koruduğunu göstermektedir. Asbest, böcek zehiri, temizlik malzemelerinin kimyasalları, sentetik halı, döşemelik kumaş, izolasyon malzemeleri tozları, bakteriler, küf ve sigara dumanı en iyi tabiat ana tarafından temizleniyor. Chrysalidocarpus lutescens (Areca), Chamaedorea siefritzii, Phoenix roebelenii (cüce hurma palmiyesi), Nephrolepis exaltata (aşk merdiveni), Ficus benjamin, Ficus elastica (kauçuk), Spathiphyllum wallisii (beyaz yelken çiçeği), Epipremnum aureum (pothos), Hedera helix (orman sarmaşığı) havada asılı duran bu zararlıları yapraklarından emerek köklerine gönderen iç mekan bitkileridir. Aynı zamanda dekorasyonun da önemli bir parçası olacak bu bitkilerle yapacağınız iç mekan düzenlemesinden en az bahçenizdeki kadar keyif alabilirsiniz.

Eviniz ya da ofisiniz için bitki seçimi yaparken dikkat etmeniz gereken bir takım kriterler vardır. En önemlisi de her bitkiye göre değişen ortam istekleri. Mekanın gün ışığı alması ve kışın ısının 15 derecenin altına inmemesi bir iç mekan bitkisi için en temel gereksinimlerdir.

Bitkileri seçerken mekanın büyüklüğü ile bitkinin boyutu doğru orantılı olmalıdır. Küçüçük bir odaya kocaman bir benjamin bitkisi yerleştirdiğinizde bir süre sonra sizi bunalttığını hissedip pişman olabilirsiniz. Ayrıca bir odada en fazla 2-3 adet bitki kullanın böylece her bitkinin çevresinde ideal hava sirkülasyonu için yeterli miktarda alan kalacaktır.

Aldığınız bitkileri saksıya dikerken mutlaka kaliteli iç mekan bitki toprağı kullanın. Bahçe toprağına diktiğiniz iç mekan bitkilerinin yaşama şansı olmaz. Eğer evimde ya da ofisimde toprak olsun istemiyorum alerji yapıyor diyorsanız, bitkilerinizi hidrokültür, ponza taşı(volkan tüfü), perlit gibi alternatif malzemelerle dikerek topraksız ortamda bitki yetiştirme tekniğinden faydalanabilirsiniz.

Bitkileri seçtiniz, aldınız ve yerleştirdiniz ama daha işiniz bitmedi. Genelde heyecanla alınıp odaların bir köşesine konulan bitkiler kendi kaderleriyle baş başa kalırlar. Halbuki esas yapılması gerekenler şimdi başlıyor. Bitkilerinizle iletişim kurmalı, ihtiyaçlarını ve durumlarını gözlemlemelisiniz. Susuz mu, üşüyor mu, hastalandı mı, böceklendi mi? Tamam bu işin uzmanı siz değilsiniz ama en azından bitkinizin uzun ömürlü olması için yapılması gereken temel maddeleri sıralayalım;

Sulama miktarı, ortam sıcaklığına, nemine ve bitkiye göre değişir. Toprağı kontrol ederek toprak nemini kaybettikçe su vermeniz yeterlidir. Ve mümkünse içme suyu kullanmanızı öneririm. Fazla su bitkiler için çok zararlıdır unutmayın.

Nemlendirme, en az sulama kadar önemlidir. Bitkilerinizin gövdesine ve yapraklarına sık sık su püskürtmelisiniz.

Yaprak temizliğini özellikle geniş yapraklı bitkileri pamuklu bir bez ve su ile silerek yapmalısınız. Böylelikle yapraklarda biriken toz temizleniyor ve bitkinin havayı temizlemesi sağlanıyor.


Gübreleme ve ilaçlama konusunda temkinli olmakta fayda var çünkü hem size hem de bitkinize zarar vermeden doğru ürünü doğru miktarlarda vermek gerekir. Kullanabileceğiniz ürün çeşitlerini yapı marketlerde bulabilirsiniz fakat bu konuda tedirginseniz işi uzmanlarına bırakmanızı öneririm.

Son olarak ise bitkilerin havalandırma sistemlerinden gelen sıcak ya da soğuk havaya direkt olarak maruz kalmaması gerekir ayrıca ani ısı değişimleri de bitkilerinize zarar verebilir.

Bitki bakımında yapılması gerekenleri okudukça bunaldıysanız eğer, size hemen bahçeye çıkmanızı ve soğuk kış günlerinde susuz ve aç kalan kuşlar için bir köşeye biraz su ve bir miktar buğday koymanızı öneriyorum. Belki biraz üşürsünüz ama emin olun kendinizi daha iyi hissedeceksiniz.


Tuğba Terzigil
Peyzaj Mimarı

YALANCI BAHARIN İLK RENKLERİ

Yapraklanmadan çiçek açanlar, mis gibi kokanlar… Parklarda, bahçelerde, yol kenarlarında renk cümbüşü yaratan çiçekleriyle baharın gelişini müjdeleyen bu bitkileri tanıyor musunuz?

“Yine erkenden çiçek açmışlar yazık..” diye düşünüp, yalancı bahara kanarak zamanından önce çiçek açan sonrada Mart ayının kazma kürek yaktıran soğukları başlayınca donan bitkiler için üzülenlerdenseniz size iyi bir haberim var. Sanılanın tam aksine Mimoza ve Japon ayvası tam zamanında açan çiçekleriyle baharın ilk renklerini sunan bitkilerin en çok dikkat çeken iki tanesidir.

Mimoza, hızlı büyüyen, Şubat sonu Mart başında çiçeklenen, herdem yeşil bir ağaçtır. Ilıman iklimleri seven Mimoza, sahil kesimlerinde, dere kenarlarında bolca yetişir. Tepesi çok hızlı geliştiği için çok küçük alanlara dikildiğinde ilerde sıkıntı yaratabilir. Böyle durumlarda, her yıl çiçekleri geçtikten sonra uç sürgünlerini budarsanız bitkiyi hem istediğiniz boyutta tutabilir hem de seneye daha çok çiçek vermesini sağlarsınız. Dengeli bir budama ile zayıf kılcal kökleri olan mimozanın rüzgarın etkisiyle devrilme riskini ortadan kaldırmış olursunuz. Toprak altından giden kılcal köklerin zarar görmemesi için çapalama veya havalandırma yapmamanızı öneririm. Bu kılcal köklerden yeni mimoza filizleri mutlaka çıkar. Bir yaşındaki bir filizi kışın köküyle birlikte söküp istediğiniz başka bir yere dikebilirsiniz. Güneşli ve kuytu yerleri seven Mimoza, süzek ve asitli topraklarda yetişir. Toprağınız kireçliyse eğer bir miktar kükürt serpebilir yahut asitli toprak karışımı ilave edebilirsiniz. Sarı, beyaz ve pembe renk çiçek açan mimozanın en bilinen türü gri-yeşil renkte tül gibi yapraklı ve parlak sarı renkte bol çiçekleri olan Acacia dealbata (Gümüşi akasya)’dır. Diğerlerine kıyasla soğuk iklim şartlarına dayanıklıdır. Güneyde yetişen Acacia cyanophylla (Kıbrıs akasyası) ise soğuğa toleranslı olmayan, ilkbaharda çiçek açan, uzun, ince yapraklı bir türdür. Acacia retinoides ( İzmir mimozası) ise Kıbrıs akasyasına çok benzer fakat yaprakları daha incedir. İlkbahar ve yaz döneminde açan seyrek çiçekleri uzunca süre kaldığı için çok aranılan bir türdür.

Mimoza türleri, görsel güzelliklerinin yanı sıra birçok farklı alanda kullanılırlar. Muhteşem çiçekleri kesme çiçek olarak değerlendirilir. Çiçeklenme zamanı denk geldiği için 8 Mart Dünya Kadınlar gününün sembolü olmuştur. Çarpıcı kokusu ile parfüm sanayisinde önemli yer tutar. Mimoza çiçeklerinin polenlerinden beslenen arıların ürettiği bal ise lezzeti, akışkanlığı, berraklığı ve kristalize olmaması nedeniyle tercih edilir.

Mimoza almayı düşünüyorsanız, bulunduğunuz ortamın iklim şartlarına uygun bir tür seçmenizi ve çiçeklenme döneminden önce bahçenize dikmenizi öneririm.

Bahardalı da denen Japon ayvası, Şubat – Mart aylarının kasvetli günlerinde yapraklanmadan önce dikenli dallarında çiçekler açan bir çalı türüdür. Sert iklim koşullarına ve hava kirliliğine dayanıklı olmasından dolayı büyük şehirlerdeki otoban kenarlarında, parklarda, apartman bahçelerinde çokça kullanılmaktadır. Çok kireçli toprakları sevmeyen Japon ayvası, güneşli ortamlarda daha verimlidir. Genelde her ortamda yetişir, çok bakıma ihtiyaç duymaz. Bodur ve dayanıklı bir çit bitkisi alternatifi arayanlar, kışın yapraklarını dökmesinden rahatsız olmayacaklarsa dikenli dalları ve baharda açan renkli çiçekleriyle Japon ayvasından ideal bir çit oluşturabilirler. Chaenomeles japonica, Chanomeles speciosa bitkinin en yaygın olan türlerindendir. Turuncu-kırmızı, pembe, beyaz çiçekleri ve yaz sonuna doğru gelişen sarımsı meyveleri vardır. Bitkiyi çiçeklenme döneminde satın alırsanız istediğiniz rengi seçmeniz kolay olur. Aranjmanlarda kullanılan dalları, çiçekleri tam açmadan önce kesilirse uzun süre dayanır. Farklı bir hobi edinmek isteyenlere önerim, bir japon ayvası satın alın ve bonsai yapmayı deneyin.

Artık bu bahar Mimoza ve Japon Ayvalarını çiçekli gördüğünüzde boşuna üzülmek yok. Son olarak yemek yapmayı sevenlere birkaç ipucu: Mimoza’nın uç sürgünleri ve tohumları yemeklere tat katar. Japon ayvası meyveleri her ne kadar yenebilir olsa da tadı acı olduğu için genelde marmeladı ve likörü tercih edilir. Elmada bulunandan daha fazla pektin, limonda bulunandan daha fazla c vitamini ihtiva eden Japon ayvasına mutfağınızda yer açın.

Tuğba Terzigil
Peyzaj Mimarı