14 Aralık 2010 Salı

KIŞ ÇİÇEKLERİ

Soğuk ve puslu kış günlerinde evinizi, bahçenizi, balkonunuzu en önemlisi ruhunuzu renklendirecek kış çiçeklerinden haberiniz var mı?

Atatürk Çiçeği, Poinsettia
Kıpkırmızı yapraklarıyla dikkat çeken Atatürk Çiçeği, yılbaşının simgesi olan çiçeklerdendir. “Atatürk” adını, Türkiye’de yetiştirilmesine ön ayak olmasından ve ilgisinden dolayı Mustafa Kemal Atatürk’ten almıştır. Atatürk Çiçeği’nin en önemli özelliği yapraklarının renk değiştirmesidir. Tamamen yeşil olan yaprakları sonbaharda sera ortamında üreticiler tarafından uygulanan karartma metodu sonucunda kıpkırmızı olurlar. Bu göz alıcı kırmızı yaprakların çiçek zannedilmesi genel bir yanılgıdır. Dikkatlice baktığınızda yaprakların ortasındaki minik sarı çiçeklerini göreceksiniz. Evinizde kolaylıkla yetiştirebileceğiniz bu çiçeğin bakımı da kolaydır. Ne çok sıcaktan ne çok soğuktan hoşlanır. Nemi çok sever. Toprak nemini kaybettikçe yapacağınız kontrollü sulama yeterli olacaktır. Haziran’dan Eylül’e kadar balkonunuzda direkt güneş almayan bir yerde muhafaza ederseniz, bitkinin gelişimine yardımcı olursunuz. Dalları kırıldığında akan beyaz özsuyu özellikle alerjik bünyelerde tehlikeli olabilir.

Siklamen
Yazın kendini neredeyse unutturan ve sonbahar yağmurlarının başlamasıyla yeşeren Siklamen kış aylarının favori çiçeğidir. Çok yıllık soğanlı bir bitki türü olan Siklamen’in o kadar çok çiçek rengi alternatifi vardır ki seçim yaparken karar vermekte zorlanırsınız. Birisine hediye olarak bir saksı çiçeği alınacaksa kışın en çok Siklamen tercih edilir. Siklamen bakımında dikkat edilecek en önemli konu ortam ısısıdır. Siklamen sıcağı sevmez. Kapalı balkon, sundurma altı gibi çiçeklerine yağmur suyu değmeyen serin ortamlarda yetiştirebilirsiniz. Dondan etkilenebilir. Bütün kış çiçek açan Siklamen ilkbaharda çiçek sayısını azaltmaya ve daha sonra yapraklarını dökmeye başlar. Toprakta sadece soğanı kaldığında sakın öldü zannedip atmayın. Kuru, serin ve karanlık bir ortamda saklayıp, sonbaharda ışık alan bir ortamda sulamaya başlarsanız yeniden yaprak vermeye başladığını göreceksiniz.

Çuha çiçeği
Bahçenizde yazın yetiştirdiğiniz begonya ve camgüzellerinin yerlerinin kışın boş kalmasını istemiyorsanız çuha dikebilirsiniz. Tam bir kış çiçeği olan çuha, havalar soğudukça çiçek açar, kar altında kalsa bile yaşamaya devam eder. Aynı Siklamende olduğu gibi çok fazla çiçek rengi alternatifi vardır. Marula benzeyen kıvrık yeşil yaprakları ile akılda kalır. Çiçek satın alırken bütçe hesabı yapıyorsanız, fiyatı Siklamene kıyasla çok daha ucuzdur. Bahçenize, balkondaki saksılarınıza çuha dikebilirsiniz. Bakımı çok kolaydır. Kuruyan yapraklarını ve çiçeklerini sık sık temizleyin yeter.

Bu aralar sevdiklerinize hoş bir sürpriz yapmak istiyorsanız, hiç tereddüt etmeyin bu muhteşem kış çiçeklerinden hediye edin. İyi seneler dilerim…


Tuğba Terzigil
Peyzaj Mimarı

7 Kasım 2010 Pazar

SONBAHAR GÜZELİ

Kasım ayında katmerli pembe-beyaz çiçekleriyle dikkatinizi hiç çekti mi bilmem ama bu yazıyı okuduktan sonra gözleriniz yollarda mutlaka onu arayacak.

Yıllar önce oturduğumuz evin bahçesindeki bir ağaççık birçok kişinin dikkatini çekiyordu ve meraklıları bana soruyorlardı. Sonbaharla birlikte bitkilerin çiçekleri bitmeye yüz tutmuşken, bazı ağaçlar yapraklarını dökmeye başlamışken sanki şaka yapar gibi yeni yeni çiçek açmaya başlayan Hibiscus mutabilis (Yol Hatmisi, Ağaç Gülü, Hint gülü, Pamuk gülü)’i sizin de tanımanızı isterim.

Anavatanı Doğu Asya, Çin ve Japonya olan bu bitkiye ülkemizde genellikle Ege ve Akdeniz kıyılarında rastlanır. Daha çok ılıman iklimleri sevse de, ülkemizin kuzey bölgelerinde de yetişir. Dona bir miktar dayanıklıdır ama dikerken güneşli, korunaklı alanları tercih etmenizde fayda var. Kışın dondan etkilense bile ilkbaharda yapacağınız derin bir budama ile bitkiyi tekrar sürdürebilirsiniz. Kışın yapraklarını döktüğünde hiç dikkat çekmeyen sıradan bir ağaca dönüşüverirken, yapraklandıktan sonra ise kocaman yeşil bir kütle halini alır.

Mutabilis, Latince’de değişken anlamına gelir. Hibiscus mutabilis ismini, çiçek renginin beyazdan pembeye, solmadan önce koyu pembeye dönmesinden almıştır. Hatta her tomurcuğun gelişim ve renk değiştirme periyodu birbirinden bağımsız olduğu için aynı dal üzerinde beyaz, pembe ve koyu pembe çiçekleri bir arada görebilmek mümkün. Her zaman söylediğim gibi çiçekli bitkileri satın almak için çiçeklenme dönemini beklemenizi öneririm. Çünkü aynı bitkinin birden çok türü olabiliyor ve bu sizi kolayca yanıltabilir. Görerek almak her zaman en iyisidir. Örneğin Hibiscus mutabilis ‘Rubra’ kültivarının anlattıklarımın aksine yalınkat koyu pembe çiçekleri vardır.

Üretime meraklı olanlar çiçeklenme döneminden sonra oluşan tüylü kapsül formundaki tohumları değerlendirebilir ya da ilkbahar aylarında geçen senenin sürgünlerinden alacakları çelikleri de kolayca köklendirebilirler.

Bahçenizde dikeceğiniz en uygun yeri tespit ederken dikkat etmeniz gereken iki konu var. Porsuklarda olduğu gibi dipte birikmiş durağan suyu sevmediği için süzek toprağa ve bolca güneş alan alanlara dikmeniz gerekiyor. Her türlü toprakta türünde, çok su istemeden yaşayabiliyor. Zamanla 5-6 metre boy, şemsiye gibi tepe yapabiliyor. Budanması gerekmiyor, şekli bozulursa ya da soğuktan etkilenmişse budayabilirsiniz.

Peyzajdaki öneminin yanısıra yumuşak gövde yapısı sebebiyle yurt dışında halat yapmak için, çiçek ve yaprakları ilaç yapımında ve ayrıca Hindistan’da kumaş, iplik boyama sanayinde kullanılmaktadır.

Sonbaharda açan muhteşem katmerli çiçekleri, şemşiye şeklindeki şık formu, hızlı gelişim göstermesi, susuzluğa ve dona dayanıklı olması Yol Hatmisi’ni tercih etmeniz için son derece önemli özelliklerdir. Bunların yanı sıra, çok fazla tanınmıyor olması nedeniyle özellikle Kasım ayında fark yaratmak ve renk görmek isteyenlere de bahçelerinde Yol Hatmisi’ne yer açmalarını öneririm. Sıcacık, renkli, neşeli bir Kasım ayı geçirmeniz dileklerimle…

Tuğba Terzigil
Peyzaj Mimarı

4 Ekim 2010 Pazartesi

GÖLGE BAHÇELER

Bahçenizdeki gölge alanlarla mücadele etmek yerine, güzel bir gölge bahçesi oluşturmanın tekniklerini öğrenmek ister misiniz?

Gölge bahçeye sahip olup da güneş isteyen çiçek türlerini yetiştirmek ya da yemyeşil bir çim alan oluşturmak için uğraşmayan yoktur. Siz de koşullara adapte olmak yerine gerçeklere meydan okuyarak zaman kaybedenlerdenseniz eğer size bir tavsiyem olacak. Gölgede çiçek açan çalılar, soğanlı bitkiler, mevsimlik çiçekler, yer örtücüler ve dekoratif malzemeler kullanarak renkli, çekici aynı zamanda bakımı kolay bir bahçe yaratabilirsiniz.

Öncelikle bahçenizi iyice gözlemleyip, koyu gölge veya yarı gölge alanları tespit ederek başlamak en doğrusudur. Yarı gölge alanların, gün içinde bir süre direkt güneş ışığını alacağını düşünürsek, daha çok çeşit bitki türü yetiştirebilme imkanınız olacaktır. Eğer bahçenizde kocaman bir ağacınız varsa oluşturduğu koyu gölgeyi hafifletmek için birkaç dalını budayabilirsiniz. Sonuç sizi memnun ettiyse bu budamayı her yıl tekrarlamanız gerekir.

Gölge bir bahçede en önemli sorun gün ışığının az olmasından öte toprağın ya çok ıslak ya da çok kuru olmasıdır. Çok ıslak olmasının birçok nedeni olabilir. Sulama miktarının gereğinden fazla olması, toprağın geçirgen olmaması, hava sirkülasyonun az olması başlıca nedenlerdir. Fazla su bitki köklerinin çürümesine, mantar hastalıklarının oluşmasına dolayısıyla bitkilerin ölmesine neden olur. Önlem olarak sulama miktarını azaltabilir, toprakaltı drenaj sistemi oluşturabilir veya mevcut drenaj sistemini elden geçirebilirsiniz. Bahçenizde hava sirkülasyonun az olduğunu düşünüyorsanız ve nedeni bitkilerse, bazı bitkileri budayarak bahçenin hava almasını sağlayabilirsiniz. Eğer toprağınız kuru ve sertse, bu durumun başlıca nedenleri; sulama miktarının yetersiz olması ya da büyük ağaçların yüzey köklerinin topraktaki nemi absorbe etmesidir. Dolayısıyla kuru ve sert topraklarda bitki yetiştirmeniz mümkün olmayacaktır. Önlem olarak sulama miktarını kontrollü bir şekilde arttırabilir, mevcut toprağınıza nem tutma özelliği olan torf ve dere mili ilave edebilir böylece hem toprağın sertleşmesini hem de kurumasını önleyebilirsiniz.

Gelelim işin en eğlenceli kısmına….Bitki seçimini yaparken çiçek açan bitkilerin yanısra yeşilin, sarının farklı tonlarında yapraklara sahip olan bitkileri (hosta, aucuba) kullanabilirsiniz. Lale, nergis, muscari gibi ilkbaharda çiçek açan soğanlı bitkileri yaprak döken ağaçların altına dikerseniz, ağaçlar yapraklanmadan önce soğanlı bitkileriniz ihtiyaçları olan ışığı bolca alarak rahatlıkla gelişirler. Mevsimlik çiçek seçiminde koyu renkler yerine mümkün olduğunca açık ve can alıcı renkleri (sarı, beyaz, mavi, pembe) tercih etmelisiniz. Bitki dizilimini yaparken en arkaya boylu bitkileri (defne, kamelya, çobanpüskülü, karayemiş, akçaağaç) yerleştirip öne doğru çalı türlerini (şimşir, fatsia, aspidistra, eğreltiotu, ormangülü, ortanca, skimmia) daha sonra soğanlı bitkileri ve yerötücüleri (orman sarmaşığı, Osmanlı çimi, ajuca, vinca) dikerek bahçenize derinlik kazandırabilirsiniz.

Konsept bir bahçe oluşturmak isterseniz, Japon bahçesi tasarımı gölge bahçeler için en uygun seçim olacaktır. Bitkilerin yanısıra doğal taşlar, ahşap malzemeler, ağaç kabuğu, bambu kamışlar, fenerler ile şekillendireceğiniz tasarımınızda şık bir oturma grubuna yer açarak bahçenizi sadece seyretmekle kalmayıp içerisinde yaşamanın tadını çıkartabilirsiniz.


Tuğba Terzigil
Peyzaj Mimarı

9 Ağustos 2010 Pazartesi

PÜF NOKTASI

“Her işin bir püf noktası vardır” derler. İşte size bitki bakımı konusunda yardımcı olacağını düşündüğüm ve hatta problemlerin üstesinden geldikçe daha da keyif almaya başlayacağınız birkaç pratik çözüm önerisi.

İç mekan bitkilerinizi Haziran ayından itibaren dışarıya çıkartabilirsiniz. Bütün kış kapalı ortamlarda havasız, nemsiz, ışıksız kalan bitkileriniz direkt olarak güneş ışığı almayan, açık bir mekanda nefes alacaktır. Yeni yerlerinde biraz vakit geçirdikten sonra ihtiyaçları olan bol nem ve bol ışığı aldıkça bitkilerinizdeki olumlu değişimi fark edeceksiniz. Yeni sürgünler vermeye başlayacak, yaprakları parlak, koyu yeşil olmaya başlayacaktır. Bitkileriniz dışarıda normalden daha fazla suya ihtiyaç duyabilirler. Bir süre toprak nemini kontrol ederek sulama yapmanızı öneririm. “Bitkilerimizin keyfi yerinde her şey çok güzel gidiyor” derken aman dikkat edin sıkıntı yaşamayın. Eylül ayının sonlarına doğru gece ısılarının azalmasıyla birlikte bitkilerinizi eski yerlerine taşımayı unutmayın.

Bitkileriniz ve kedileriniz bir arada yaşıyorlarsa, kedilerinizi onlara zarar verebilecek zehirli bitkilerden, bitkilerinizi de kedilerinizin saldırılarından koruyabilirsiniz. Lilyum, cycas, lale ve nergiz çiçeği soğanları, açelya, ormangülü, zakkum, keneotu tohumu, hint keneviri, sıklamen, kalanchoe, porsuk, amaryllis, güz çiğdemi, kasımpatı, orman sarmaşığı, spathiphyllum, pothos, schefflera gibi bitkiler meraklı kedilerinizin zehirlenmesine ve ciddi zarar görmesine sebep olabilecek bitkilerden bazılarıdır. Bu saydığım bitkilerden sizde varsa en kesin çözüm bitkilerinizi hayvan beslemeyen bir arkadaşınıza hediye etmek olacaktır. “Hayır ben bitkilerimden vazgeçemem ama önlemimi alırım” diyorsanız birkaç yaratıcı çözüm var. Kedilerinizin iştahını kabartan bitki yapraklarına önce su peşinden acıbiber spreyi sıkarak tadını değiştirip tiksindirici hale getirebilir veya bitkinin yakınına takacağınız hareket sensörü ile kediniz bitkiye yaklaştığı anda çıkacak sesler veya yanıp sönen ışıklar sayesinde kedinizin bitkiden uzaklaşmasını sağlayabilirsiniz. “Sesler ve ışıklar beni de rahatsız edebilir” diyenler için alternatifler bitmedi. Bitkilerinizi tavana asacağınız askılıklı saksılarda ya da kitaplığınızın üzerinde muhafaza edebilirsiniz. Eğer yeriniz müsaitse tüm bitkilerinizi bir arada kullanarak dekore edeceğiniz yeni bir kış bahçesi oluşturabilirsiniz.

Bahçenizdeki aromatik bitkilerin taze yapraklarıyla ev yapımı bitki yağları hazırlayabilirsiniz. Salata ve yemeklerinizde kullanacağınız bitki yağları ile farklı lezzetler elde etmek çok kolay. Hafifçe ezdiğiniz bir avuç aromatik yaprağı (kekik, biberiye gibi) cam bir kavanozun içine koyun, yaprakların üzerini tamamen kapatacak kadar hafif bir bitkisel yağ ilave edin. İlave edeceğiniz yağın otların üzerini tamamen kaplaması lazım eğer açıkta kalan yaprak olursa zamanla bozulur ve yağın tadını bozabilir. Kavanozun kapağını sıkıca kapatıp güneş gören bir yerde bir hafta bekletin. Kavanozdaki otları süzüp yerine tazelerini koyup bir hafta daha bekletin. Bu işlemi damak zevkinize uygun aromayı yakalayana kadar sürdürebilirsiniz. Yağı süzerek yapraklardan tamamen arındırdıktan sonra cam şişenin içerisinde karanlık ortamda bulundurursanız yaklaşık altı ay tazeliğini koruyacaktır.

Ağustos sıcaklarında gelişim göstermeyen bitki ve çiçekleriniz varsa paniğe kapılmayın, aşırı sıcaklarda bitki gelişimi yavaşlar. İlkbaharda yemyeşil ve capcanlı olan bitkilerin ve çimlerin Ağustos ayında yaprak renkleri açılmaya, varsa çiçek sayısı azalmaya başlar. Bu bitkinin bir çeşit savunma yöntemidir. Hepimizi bunaltan sıcak havalar ve nem bitkilerde de aynı hatta daha fazla etkiyi yarattığı için bitki kendini durma noktasına getirerek bu dönemi atlatmaya çalışır. Sizin bu dönemde yapmanız gereken en önemli şey bitkileri zamanında ve dengeli bir biçimde sulamanızdır. Bunun için sabah çok erken ya da akşam geç saatlerde sulama yapmak doğrudur. Sulama miktarında bilmeniz gereken detay ise “hava çok sıcak” diye düşünerek yapacağınız gereğinden fazla sulama gün içerisinde güneşin kavurucu etkisiyle birleşip yeşil alanlarda mantar hastalıklarına sebep olacaktır. Yetersiz sulama ise bitkinin kurumasına hatta kavrulmasına neden olacaktır. Hemen panik olmayın. İyi bir gözlemciyseniz eğer her bitkinin su ihtiyacını tespit edebilir ve duruma rahatlıkla hakim olabilirsiniz.

Tuğba Terzigil
Peyzaj Mimarı

16 Temmuz 2010 Cuma

YAZ GÜZELİ “OYA AĞACI”

Her yaz Oya ağacı çiçek açtığında tüm dikkatleri üzerine çeker ve meraklıları beni soru yağmuruna tutar. Ağacı ilk defa görenler hayretle adını sorar, tanıyanlar ise çok sevdikleri ağaçlarının problemlerini anlatır, sorunlarına çözüm ararlar. Bu ay sizlerle bana Oya Ağacı hakkında sorulan soruları ve cevaplarını paylaşacağım.

“Bu muhteşem ağaç nedir ve nereden satın alabilirim?”
Oya ağacı (Lagerstroemia indica), Temmuz ayında pembe, beyaz, mor ve tonlarında çiçek açan ve uzun süre çiçekli kalan, yaprakları sonbaharda kırmızı-turuncu renge dönen, kışın dökülen yapraklarının ardından ortaya çıkan muhteşem gövdesiyle adeta bir heykeli anımsatan, Uzakdoğu- Çin orijinli bir süs bitkisidir. Fidanlıklardan çeşitli yaşlarda ve büyüklükte satın alabileceğiniz Oya ağacını bahçenize her dönem dikebilirsiniz ama eğer imkanınız varsa erken ilkbaharda dikmenizi öneririm.

“Ne kadar dayanıklıdır?”
Ilıman iklimin koşullarını seven Oya ağacı sert kış şartlarına karşı da toleranslıdır. Sonbaharda aşırı sulama, derin budama ve gübrelemeden kaçınarak zayıf ve dayanıksız yeni sürgünlerin oluşmasını önler ve böylece bu zayıf sürgünlerin soğuk kış şartlarında donmasını engellemiş olursunuz. Kışın çok sert geçtiği bir bölgede yaşıyorsanız, bitkiniz yapraklarını döktükten sonra malçlama yöntemi (toprak yüzeyinin yaprak, saman, kuruot vb. malzeme ile örtülmesi) ile koruma altına alabilirsiniz.

“Benim bahçem için en uygun Oya ağacı hangisi ve bahçemde dikmek için en uygun yer neresi?”
Seçim yaparken ağacın formu, çiçek rengi ve boyutu değerlendirilmeli. Dipten çok dallı olan ya da tek bir gövdeden oluşan formları vardır. Çiçeklenme döneminde satın alırsanız istediğiniz çiçek rengini görerek herhangi bir sürpriz yaşamazsınız. Genelde yanlara doğru genişleyerek büyüdüğü için çok dar mekanlarda, sıkışık bitki gruplarının arasında, boylu ağaçların altında kullanılmamalıdır. Tek başına bir obje olarak kullanıldığı gibi grup halinde dikilerek de çarpıcı etki yaratılabilir. Bol güneş alan, göz önünde olan alanlara ve özellikle vurgulamak istediğiniz mekanların yakınlarına dikebilirsiniz.

“Oya ağacım çiçek açmıyor. Nerede yanlış yapıyorum acaba?”
Oya ağacı tüm gün güneş görmek ister. Hatta gün içinde bir saat az güneş alması bile çiçeklenmeyi riske sokabilir. Ağacınız az güneş alan bir yerdeyse, bahçenizin en çok güneş alan noktasına taşıyabilirsiniz. Bunun için Ocak ayını beklemeli ve köklerine zarar vermeden, kök çevresindeki toprağı dağıtmadan taşıma işlemini gerçekleştirmelisiniz.

“Oya ağacımı ne zaman ve nasıl budamalıyım?”
Oya ağacının budanması çok hassas bir konudur. Geçen kış kuruyan dalların temizlenmesi, hava sirkülasyonunu arttırabilmek için iç kısımlardaki ince sürgünlerin azaltılması dışında asıl önemli olan her yıl ilkbaharda sürgünlerin uç kısımlarından dengeli ve hafif bir budama yaparak çatallanmasını, daha heybetli ve dolgun bir görünüme kavuşmasını sağlayabilirsiniz. Soğuk iklimlerde asla sonbahar veya kış aylarında budama yapmayınız. Bu konuda uzman bir bahçevandan yardım alabilirsiniz ama dikkat edin budama yaptıracağım derken ağacınızdan olmayın.



“Oya ağacımın yapraklarında ve goncalarında beyaz-gri renkte toz tabakalar oluştu. Ne yapmalıyım?”
Külleme, özellikle rutubetli, havadar olmayan, gölge alanlarda oluşan bir tür mantar hastalığıdır. Bu hastalığın mücadelesinde piyasada satılan Fungisit ilaçlardan faydalanabilir, 15 günde bir ilaçlama uygulaması yaparak hastalığın üstesinden gelebilirsiniz. Problem çok ileri düzeyde ise hastalıklı yaprakları ve goncaları budayarak yok etmelisiniz.

Seyrine doyum olmayan çiçeklere sahip Oya ağacınız hakkında sormak veya bilmek istediklerinizi benimle paylaşabilir, ağacınızla aynı dili konuşabilmenin tadını siz de çıkarmaya başlayabilirsiniz.


Tuğba Terzigil
Peyzaj Mimarı

6 Haziran 2010 Pazar

SAĞLIK MEYVESİ “MAVİYEMİŞ”

“Bahçemde elmadan kiviye, ayvadan hünnapa kadar her türlü meyveyi yetiştiriyorum” diyenlere bugüne kadar hiç duymadıkları veya duyup da ilgilenmedikleri bir meyveyi “Maviyemiş”i anlatacağım.

Bu meyveyi anlatmak istememin birçok nedeni var. Meyvesi hem çok çekici hem de çok lezzetli özellikle dalında iyice olgunlaşmaya bırakılırsa gerçekten çok tatlı oluyor. Bu bir meyve ağacı değil aslında çok yıllık bir çalı türü. Çalı denince aklınıza çirkin bir görüntü gelmesin. Peyzaj tasarımlarında, görsel zenginliğinden ötürü süs bitkisi olarak da kullanılmaktadır. İlkbaharda taze sürgünlerinin üzerinde nazik, beyaz çiçekleri salkım salkım belirir. Yaz boyunca, puslu mavi-mor renkte meyveleri oluşur. Üzümsü meyvelerinin kabuğu yumuşak, çekirdeği ise azdır. Koyu yeşil yaprakları sonbaharda kırmızı veya sarı renk alır ve kış geldiğinde dökülür. Ayrıca maviyemişin dikensiz olması hem meyve toplamayı hem de budamayı adeta bir keyfe dönüştürür.

Bu harika tat ve görüntü sizin ilginizi çekmeye yetmediyse eğer maviyemişin çok önemli bir özelliği daha var. Yapılan araştırmalara göre maviyemişlerde diğer meyve ve sebzelere oranla çok daha fazla miktarda kanserle savaşan antioksidanlar mevcut. Bununla birlikte, Alzheimer, görme bozuklukları, böbrek sorunları, idrar yolu enfeksiyonları, boğaz iltihapları, ağız içi yaraları, kalp krizi, yaşlanma gibi birçok soruna çare olarak gösterilmekte. O halde ne duruyorsunuz?

Ilıman iklimlerde yaşayabilen maviyemişi, bahçenizin tam güneş alan veya biraz gölge olan, kuzey bölgelerde güney, güney bölgelerde ise kuzey-batıya bakan ve hafif meyilli olan alanlarına dikebilirsiniz. Maviyemiş, asitli, drenajı iyi, kumlu, havalı ve organik maddesi zengin olan toprakları sever. Maviyemişler için ideal toprak pH’sı 4.5 civarındadır. Toprağınızın asitli olup olmadığını öğrenmek için tahlil yaptırabilir eğer yeterince asitli değilse kükürt ilavesi yapabilirsiniz. Bu detaylarla uğraşmak istemezseniz maviyemişi saksıda yetiştirebilirsiniz. Saksıdaki toprağın asit oranını ayarlamak daha pratik olacaktır. Bitkinin dikimini sonbaharda veya erken ilkbaharda yaparak ortama adapte olmasına yardımcı olabilirsiniz. Maviyemişin kökleri çok ince olduğundan dikim sonrasında asla kuru bırakılmamalı, sulama yapılmalıdır. Bakımı için yapmanız gerekenler çok fazla değildir. Çiçek tomurcuklarını, yeni sürgünler üzerinde oluşturmaya başlar. Bu nedenle çok dikkatli budama yapmak lazım. Zayıf, kurumuş dallar ya da varsa meyve veriminden düşmüş 4-5 yıllık dalları temizleyebilirsiniz. Maviyemiş çok fazla suyu sevmez özellikle kök çevresinde su birikmemesine dikkat edilmelidir. Kökleri yüzeye yakın olduğu için toprağı nemli tutmak yeterli olacaktır. Bitkinin etrafında çıkan yabani otların düzenli olarak temizlenmesi, dönem dönem toprakta su çanaklarının oluşturulması ise bitki gelişimine yardımcı olacaktır. Maviyemişi çok sevdiniz ve çoğaltmak istiyorsanız, en pratik şekliyle çelik alma yöntemini deneyebilirsiniz.

Anavatanı Amerika olan ve uygar ülkelerde çocuğundan yaşlısına her yaştan insanın tercih ettiği, İngilizcesi “Blueberry” olan maviyemiş, pastanelerden süpermarketlere, restoranlardan okul yemekhanelerine kadar aklınıza gelebilecek her yerde taze, kurutulmuş ya da meyve suyu olarak satılmakta, ekmek ve pastalarda, dondurma ve yoğurtta, baharatlarda, diyet menülerinde bolca bulunmakta ve tüketilmektedir. Ülkemizde ise ağırlıklı olarak Karadeniz bölgesinde, yüksek rakımlı dağ ve yaylalarda yabani olarak yetişmekte ve yöre halkı tarafından Likapa, Çay üzümü, Yaban üzümü, Ayı üzümü olarak adlandırılmakta, meyveleri taze olarak veya reçel, pekmez yapılarak tüketilmektedir.
İnsan sağlığına olan ciddi yararlarından dolayı “Sağlık Meyvesi” olarak da tanınan maviyemişi, piyasalarda yine sağlığa katkılarından dolayı yaban mersini olarak satılan meyveler ile lütfen karıştırmayın. Yaban mersini olarak satılan kurutulmuş ve şekerlendirilmiş kırmızı renkteki bu meyve “Cranberry”dir ve “Blueberry”den farklı özelliklere sahiptir.

Sağlıklı ve dinç bir yaşam için hergün bir bardak maviyemiş suyu için ama ne olur dikkat edin fazlası karaciğeri yoruyor. Soğuk kış günlerinde C vitamini takviyesi yapmak için ise yazın topladığınız meyvelerin bir kısmını derin dondurucuya atmayı unutmayın. Sağlık dolu günler dilerim.

Tuğba Terzigil
Peyzaj Mimarı

3 Mayıs 2010 Pazartesi

YENİLEBİLİR BAHÇELER

Yemek yemek bir ihtiyaç olduğu kadar çoğumuz için aynı zamanda bir keyif. Dalından kendi ellerinizle kopardığınız yiyeceklerin hem tadını hem de keyfini çıkarmak ise paha biçilmez bir zevk. Siz de böyle bir zevki tatmak ister misiniz?

Yoğun ve stresli geçen bir haftanın ardından Pazar sabahı uyandınız ve tamamen kendi üretiminiz olan domatesi, biberi, salatalığı dalından kopardınız, kahvaltı sofranıza koydunuz. Maydanozlarınızı biçip üzerine limon ağacınızdan topladığınız limonlarınızı sıktınız, taze adaçaylarınızın dalından kopardığınız birkaç yaprağı sıcak suya atıp nefis bir çay hazırladınız. Düşünmesi bile güzel olan bu hayali gerçekleştirmeye başlamak için Mayıs ayı çok doğru bir zaman.

Bahçenizin bir köşesinde, balkonunuzda ya da pencerenizin önünde… Nerede, ne büyüklükte olacağı hiç mühim değil. Mümkün olduğunca bol güneş gören, aydınlık, havadar bir alan seçmeniz yeterli. Sonra ne yetiştirmek istediğinize karar vermelisiniz. Domates, biber, salatalık, maydanoz, dereotu, fesleğeni seçerseniz her sene tekrar fide satın almalı ya da tohumdan yetiştirmelisiniz. Nane, reyhan, melisa, frenk soğanı, limonotu, rezene, çilek ise bir kere dikildikten sonra kışın bozulsa bile ertesi sene köklerinden tekrar yeşerecektir. Adaçayı, kekik, lavanta, biberiye, defne, limon gibi bitki türleri kalıcı ve uzun ömürlüdür, yaz-kış yeşil kalacaktır.

Ne yetiştirmek istediğinize karar vermekte zorlanıyorsanız size yardımcı olması için bazı ipuçları. Daha önceden bitki yetiştirme tecrübeniz yoksa yetiştirmesi en kolay olan maydanoz, kekik, biber ile başlayabilirsiniz. Çok fazla güneş görmeyen bir alanda ise defne, biberiye, nane, dereotu, melisa, fesleğeni tercih edebilirsiniz. Çok vaktim yok beni çok uğraştırmayacak türleri tercih ediyorum derseniz frenk soğanı, limonotu, lavanta ve limonu deneyin.

Seçiminizi yaptıktan sonra dikime başlamak için kaliteli dış mekan bitki toprağına ihtiyacınız olacak. Dikimi bahçenizde yapacaksanız mevcut toprağı iyileştirmek için iyi yanmış koyun gübresi ilave edebilirsiniz. Saksılarda yetiştirecekseniz piyasada satılan bitkisel toprak karışımlarından satın alabilirsiniz. Yeni aldığınız toprakta yeterince besin maddesi olacağından ilk başta gübre ilave etmenize gerek olmayacaktır. Birkaç ay sonra ise organik gübre ilavesi yapabilirsiniz. Kimyasal gübreleri kesinlikle kullanmayın.

Saksı seçimi yaparken olabildiğince büyük toprak saksıları tercih edin. Küçük mekanlarda, çilek saksısı denilen üzerinde bir çok delik olan ve çeşit çeşit bitki dikebileceğiniz saksıları kullanabilirsiniz. Pencere önü yetiştiricileri ise klasik dikdörtgen balkon saksılarının mümkün olduğunca geniş ve yüksek olan modellerini kullanabilirler. Kullanacağınız saksıların altında fazla suyun akacağı delikler olmasına çok dikkat edin.

Toprak ve saksı hazırlıkları tamamlandıktan sonra dikime başlayabilirsiniz. Tohumdan üretmek istiyorsanız, tohumları toprağın üzerine seyrekçe serpiştirdikten sonra üzerini ince bir tabaka halinde toprakla kapatıp, elle hafifçe bastırarak sıkıştırdıktan sonra süzgeçli sulama kabı ile sulayabilirsiniz. Tohumlar yeşerinceye kadar toprağı nemli tutmaya dikkat edin. Fide yetiştirmek istiyorsanız, fidelerinizi çok sık olmamak kaydıyla belli bir düzende toprağa dikmeli ve can suyunu vermelisiniz.

Fideleriniz gelişirken nadiren de olsa böceklenme olabilir. Böyle bir durumda kesinlikle kimyasal böcek ilacı kullanmayın. 1 lt. suya bir tatlı kaşığı arapsabunu karıştırıp ya da 1 lt. suda bir avuç okaliptus yaprağını kaynatıp püskürterek doğal bir ilaçlama yapabilirsiniz. Havadar ortamlarda mantar hastalığı pek yaşanmaz. Mantarlaşma olmaması için fideleriniz çok sık çıktıysa aralarından seyreltme yapabilirsiniz.

Yaklaşık bir ay sonra kendi bahçenizin ürünlerini toplamanın tadını çıkarmaya başlayacak, nerede ve hangi koşullarda yetiştiğini bildiğiniz ürünlerinizi gönül rahatlığıyla yiyebileceksiniz. Yemeklerinize lezzet, hayatınıza renk katacak bol hasatlı günler dilerim.

Tuğba Terzigil
Peyzaj Mimarı

14 Nisan 2010 Çarşamba

DUYARLI BAHÇELER

Yemyeşil çimlerinize veda etmeye hazır mısınız? Makyajlı, manikürlü, şık bahçe modası sona erdi. Artık iklime uygun bitkilerin kullanıldığı, doğal görünümlü bahçeler tercih ediliyor.

Son zamanların en önemli gündem maddeleri olan küresel ısınma ve ekonomik kriz, bahçeleri de etkiledi. Küresel ısınma sonucunda yaşanan kuraklıktan ve ekonomik kriz nedeniyle küçülen bütçelerden dolayı peyzaj tasarımlarında daha az su harcamaya yönelik yenilikçi çözümler kullanılmaya başlandı.

Kurakçıl Peyzaj Düzenlemesi, dünyada bilinen ismi ile Xeriscaping bu çözümlerden biridir. Yunancada kuru anlamına gelen “xeros” ve İngilizcede peyzaj anlamına gelen “landscape” sözcüklerinin birleşimden oluşan bu çözümde en az düzeyde su kullanımı ile su kaynaklarının korunması amaçlanır. Hemen gözünüzün önüne tozlu, kupkuru bir toprak ve üzerinde dikenli sevimsiz birkaç bitkiden oluşan bir bahçe gelmesin. Bahçeler her zamanki gibi çeşit çeşit, rengarenk bitkilerden oluşacak. Tek yapılması gereken şey kurakçıl peyzaj düzenlemesi ilkelerini öğrenip, uygulamak.

Konu hakkında fikir sahibi olabilmeniz için planlama ve tasarımla başlayıp, bitki seçimi, seçilen bitkilerin gruplanması ile devam eden, sulama sisteminin oluşturulması ve daimi bakım ile sonlanan ilkelerden kısaca bahsedelim.

Planlama aşamasında, bahçenin fiziksel özellikleri değerlendirmeli, örneğin suyun drene olmayıp biriktiği yerler tespit edilmeli ve tasarım aşamasında daha fazla su isteyen bitkiler bu bölgelere yerleştirilmeli. Tasarımı yaparken dikkat edilmesi gereken önemli hususlardan biri çim alan metrajlarının olabildiğince az tutulması. “Ama neden?” dediğinizi duyar gibiyim. Çünkü kültür çimleri suya ve bakıma çok ihtiyaç duyarlar. Bunun yerine daha az bakıma ve suya ihtiyaç duyan doğal çayır çimini veya yer örtücü bitkileri kullanmayı tercih edebilirsiniz.

Gelelim bitki seçimine. Bulunduğunuz iklime dayanıklı bitki türlerini tespit edip, bunların içinden susuzluğa en çok dayanıklı olanları tercih edin. Bu konuda fidanlıklardan yardım alabilirsiniz. Unutmayın ki bilinçsizce yapacağınız bitki seçimleri, bahçenizdeki bitkilerin ölmesine dolayısıyla ekonomik kayıplara da sebep olacaktır. Son zamanlarda yapılan en büyük hatalardan biri kış aylarının soğuk ve sert geçtiği bölgelerde, tropik bir bitki olan palmiye dikme tutkusu. Kışın donmasın diye naylon vb. malzemelerle sarıp sarmalanan zavallı palmiyeler gerçekten kötü gözüküyorlar. Yaprağını döken ve yazın çiçek açan ağaçlardan Aesculus hippocastaneum (Atkestanesi), mis kokulu çiçekleriyle Eleagnus angustifolia (İğde), iğne yapraklılardan dikkat çekici mavi rengiyle Cupressus arizonica (Mavi servi), herdem yeşil çalılardan gösterişli beyaz çiçekleriyle Yucca filamentosa (Avize çiçeği), yerörtücülerden adeta bir halı gibi toprağı kaplayan Sedum spp. (Damkoruğu) kurakçıl peyzaj düzenlemesine uygun bitkilerden birkaçıdır.

Bitki seçimini tamamladıktan sonraki önemli adım ise bitkileri su gereksinimlerine göre az su isteyenler, daha az su isteyenler olarak gruplayıp, dikim yapacağınız alanı bölümlere ayırmak olacak. Az su isteyenlerle, çok su isteyenleri ayırırsanız sulama sistemini planlarken de rahat edersiniz. Kurakçıl peyzaj düzenlemesinde başarı, sulama sisteminde harcadığınız su miktarı ile ters orantılıdır. Kurakçıl peyzaj düzenlemesinde kullandığınız bitkiler de budama, ilaçlama, yabani ot temizliği gibi rutin bakıma ihtiyaç duyarlar. Normal bahçe bakımından tek farkı bitkilerin gelişmesini değil mevcut sağlıklı hallerini korumalarını sağlayacak kadar sulama yapılmasıdır.

Doğaya karşı ne kadar duyarlı olursak o da bize eşsiz kaynaklarını cömertçe sunmaya devam edecektir. Bu bahar bahçenizde Kurakçıl Peyzaj Düzenleme ilkelerini uyguladıktan sonra, dostlarınızı gururla bahçenizde gezdirebilir, tatlı sohbetlerinizde ilkeleri onlarla paylaşıp, uygulamanın hızla yaygınlaşmasında öncü olabilirsiniz. Duyarlı doğaseverler olarak atacağınız bu adımda peyzaj mimarlarından profesyonel yardım almayı ihmal etmeyin lütfen.

Tuğba Terzigil
Peyzaj Mimarı

8 Mart 2010 Pazartesi

BAHARAT BAHÇELERİ

Melisanın ferahlatıcı turunçgil, rezenenin rakı sofrasını anımsatan anason, körinin uzakdoğu’yu çağrıştıran keskin baharat kokusu... Çok az türü gösterişli çiçeklere sahip olmasına rağmen, birçoğu etkileyici yeşil dokusu ve karşı konulmaz aromatik kokuları için yetiştirilmeye değer. Baharat bahçeleri, çiçek bahçelerinin verdiği keyif ile sebze bahçelerinin üretkenliğini biraraya getirir. Böylece estetik görünümlü, lezzetli ve güzel kokulu masrafsız bir koleksiyona sahip olabilirsiniz.

İyi bir baharat bahçesi oluşturmak için öncellikle ne istediğinize karar vermelisiniz. Yemeklerinize lezzet katacak bitkiler yetiştirmek mi, bahçenize estetik görünümlü baharat bitkileri ilave etmek mi? Bahçesi olmayanlar üzülmesin. Balkonunuzdaki bir saksıda da baharat bahçesi yaratabilirsiniz.
Yemeklerinizde kullanmak üzere baharatlar yetiştirecekseniz, mutfağınıza yakın bir alanı yada saksı kullanmayı tercih etmelisiniz. Bahçenizin bir bölümünde estetik bir baharat bahçesini çok büyük bir alan kaybı olmadan oluşturabilirsiniz. Baharatları mevcut bitkilerinizin içine yada sebze bahçenize ilave edecekseniz tür seçiminde dikkatli olmalısınız.

Baharat bahçeniz, aydınlık hatta bir miktar güneş alan, düzenli kimyasal ilaçlama yaptığınız bitkilerinizden (örn. meyve ağaçları) uzak, özellikle evcil hayvanların ulaşamayacağı, egzost gazlarına açık olmayan korunaklı yerler olmalıdır. Bitkileri dikeceğiniz toprağın süzek, mümkünse kumlu olması tercih edilmelidir. Mevcut toprağınız eski ise iyi yanmış hayvansal gübre veya organik gübre takviyesi ile zenginleştirmeniz faydalı olacaktır. Kimyasal gübreleri kesinlikle kullanmayınız.

Baharatlar sadece otsu bitkiler değildir. Tek yıllık, çok yıllık, çalı ve ağaç formlarında olabilirler.Yetiştirmek istediğiniz bitkileri tohumdan üretebileceğiniz gibi fide olarak da temin edebilirsiniz. Tohumdan üretim maydanoz, dereotu gibi geçici türler için uygun olur ancak lavanta, kekik, biberiye, defne gibi çok yıllık çalı türleri fide olarak temin edilmelidir. Dikim için bahar ayları tercih edilmelidir.

Baharat bahçenizde rahatlıkla yetiştirebileceğiniz türlerden bazıları maydanoz, nane, dereotu, kekik, köri, biberiye, iri yapraklı fesleğen, menta, frenk soğanı, mercanköşk, portakal nergizi, lavanta, lavantin, biberiye, defne, adaçayı, rezene, zencefil, limonotu, melisa, kişniş, tarhun olabilir.

Baharat bahçelerinin bakımı sanıldığı kadar zor değildir. Çok kolay hastalanmazlar. Nadiren böceklenme olabilir, böyle durumlarda 1 lt. suya bir tatlı kaşığı arapsabunu karıştırıp ya da 1 lt. suda bir avuç okaliptus yaprağını kaynatıp püskürterek doğal bir ilaçlama yapılabilir. Sulama hava şartlarına göre yeteri kadar ve periyodik olarak yapılmalıdır. Baharatların arasından çıkan yabani otların düzenli olarak temizlenmesi şarttır. Bazı baharatların (frenk soğanı, maydanoz, kekik gibi) sürgünleri biçildikçe tazelenir ve gürleşir. Bazıları ise çiçeklenme dönemlerinden sonra budanır (lavanta, lavantin gibi), bazıları ise (nane, melisa, adaçayı gibi) çiçeklenme döneminden önce kesip kurutulabilir.

Keyifle yetiştirdiğiniz baharatlarınız ile hazırlayacağınız mis kokulu salataları, lezzetli yemekleri, şifalı çayları sevdiklerinizle paylaşmayı ihmal etmeyin...

Tuğba Terzigil
Peyzaj Mimarı

HAVA TEMİZLEYEN İÇ MEKAN BİTKİLERİ

Hava buz gibi, yağmur da yağıyor, dışarı çıkamıyoruz, temiz hava için evin pencerelerini açtığımızda da üşüyoruz diyorsanız, çözüm hava temizleyen iç mekan bitkilerinde. Nasıl mı?

Yapılan araştırmalar ormanların dünyamızın havasını temizlediği gibi, bazı iç mekan bitkilerinin de ev ve ofislerimizdeki havayı temizlediği, amonyak, formaldehit ve benzen gibi zararlı toksin etkilerinden bizi koruduğunu göstermektedir. Asbest, böcek zehiri, temizlik malzemelerinin kimyasalları, sentetik halı, döşemelik kumaş, izolasyon malzemeleri tozları, bakteriler, küf ve sigara dumanı en iyi tabiat ana tarafından temizleniyor. Chrysalidocarpus lutescens (Areca), Chamaedorea siefritzii, Phoenix roebelenii (cüce hurma palmiyesi), Nephrolepis exaltata (aşk merdiveni), Ficus benjamin, Ficus elastica (kauçuk), Spathiphyllum wallisii (beyaz yelken çiçeği), Epipremnum aureum (pothos), Hedera helix (orman sarmaşığı) havada asılı duran bu zararlıları yapraklarından emerek köklerine gönderen iç mekan bitkileridir. Aynı zamanda dekorasyonun da önemli bir parçası olacak bu bitkilerle yapacağınız iç mekan düzenlemesinden en az bahçenizdeki kadar keyif alabilirsiniz.

Eviniz ya da ofisiniz için bitki seçimi yaparken dikkat etmeniz gereken bir takım kriterler vardır. En önemlisi de her bitkiye göre değişen ortam istekleri. Mekanın gün ışığı alması ve kışın ısının 15 derecenin altına inmemesi bir iç mekan bitkisi için en temel gereksinimlerdir.

Bitkileri seçerken mekanın büyüklüğü ile bitkinin boyutu doğru orantılı olmalıdır. Küçüçük bir odaya kocaman bir benjamin bitkisi yerleştirdiğinizde bir süre sonra sizi bunalttığını hissedip pişman olabilirsiniz. Ayrıca bir odada en fazla 2-3 adet bitki kullanın böylece her bitkinin çevresinde ideal hava sirkülasyonu için yeterli miktarda alan kalacaktır.

Aldığınız bitkileri saksıya dikerken mutlaka kaliteli iç mekan bitki toprağı kullanın. Bahçe toprağına diktiğiniz iç mekan bitkilerinin yaşama şansı olmaz. Eğer evimde ya da ofisimde toprak olsun istemiyorum alerji yapıyor diyorsanız, bitkilerinizi hidrokültür, ponza taşı(volkan tüfü), perlit gibi alternatif malzemelerle dikerek topraksız ortamda bitki yetiştirme tekniğinden faydalanabilirsiniz.

Bitkileri seçtiniz, aldınız ve yerleştirdiniz ama daha işiniz bitmedi. Genelde heyecanla alınıp odaların bir köşesine konulan bitkiler kendi kaderleriyle baş başa kalırlar. Halbuki esas yapılması gerekenler şimdi başlıyor. Bitkilerinizle iletişim kurmalı, ihtiyaçlarını ve durumlarını gözlemlemelisiniz. Susuz mu, üşüyor mu, hastalandı mı, böceklendi mi? Tamam bu işin uzmanı siz değilsiniz ama en azından bitkinizin uzun ömürlü olması için yapılması gereken temel maddeleri sıralayalım;

Sulama miktarı, ortam sıcaklığına, nemine ve bitkiye göre değişir. Toprağı kontrol ederek toprak nemini kaybettikçe su vermeniz yeterlidir. Ve mümkünse içme suyu kullanmanızı öneririm. Fazla su bitkiler için çok zararlıdır unutmayın.

Nemlendirme, en az sulama kadar önemlidir. Bitkilerinizin gövdesine ve yapraklarına sık sık su püskürtmelisiniz.

Yaprak temizliğini özellikle geniş yapraklı bitkileri pamuklu bir bez ve su ile silerek yapmalısınız. Böylelikle yapraklarda biriken toz temizleniyor ve bitkinin havayı temizlemesi sağlanıyor.


Gübreleme ve ilaçlama konusunda temkinli olmakta fayda var çünkü hem size hem de bitkinize zarar vermeden doğru ürünü doğru miktarlarda vermek gerekir. Kullanabileceğiniz ürün çeşitlerini yapı marketlerde bulabilirsiniz fakat bu konuda tedirginseniz işi uzmanlarına bırakmanızı öneririm.

Son olarak ise bitkilerin havalandırma sistemlerinden gelen sıcak ya da soğuk havaya direkt olarak maruz kalmaması gerekir ayrıca ani ısı değişimleri de bitkilerinize zarar verebilir.

Bitki bakımında yapılması gerekenleri okudukça bunaldıysanız eğer, size hemen bahçeye çıkmanızı ve soğuk kış günlerinde susuz ve aç kalan kuşlar için bir köşeye biraz su ve bir miktar buğday koymanızı öneriyorum. Belki biraz üşürsünüz ama emin olun kendinizi daha iyi hissedeceksiniz.


Tuğba Terzigil
Peyzaj Mimarı

YALANCI BAHARIN İLK RENKLERİ

Yapraklanmadan çiçek açanlar, mis gibi kokanlar… Parklarda, bahçelerde, yol kenarlarında renk cümbüşü yaratan çiçekleriyle baharın gelişini müjdeleyen bu bitkileri tanıyor musunuz?

“Yine erkenden çiçek açmışlar yazık..” diye düşünüp, yalancı bahara kanarak zamanından önce çiçek açan sonrada Mart ayının kazma kürek yaktıran soğukları başlayınca donan bitkiler için üzülenlerdenseniz size iyi bir haberim var. Sanılanın tam aksine Mimoza ve Japon ayvası tam zamanında açan çiçekleriyle baharın ilk renklerini sunan bitkilerin en çok dikkat çeken iki tanesidir.

Mimoza, hızlı büyüyen, Şubat sonu Mart başında çiçeklenen, herdem yeşil bir ağaçtır. Ilıman iklimleri seven Mimoza, sahil kesimlerinde, dere kenarlarında bolca yetişir. Tepesi çok hızlı geliştiği için çok küçük alanlara dikildiğinde ilerde sıkıntı yaratabilir. Böyle durumlarda, her yıl çiçekleri geçtikten sonra uç sürgünlerini budarsanız bitkiyi hem istediğiniz boyutta tutabilir hem de seneye daha çok çiçek vermesini sağlarsınız. Dengeli bir budama ile zayıf kılcal kökleri olan mimozanın rüzgarın etkisiyle devrilme riskini ortadan kaldırmış olursunuz. Toprak altından giden kılcal köklerin zarar görmemesi için çapalama veya havalandırma yapmamanızı öneririm. Bu kılcal köklerden yeni mimoza filizleri mutlaka çıkar. Bir yaşındaki bir filizi kışın köküyle birlikte söküp istediğiniz başka bir yere dikebilirsiniz. Güneşli ve kuytu yerleri seven Mimoza, süzek ve asitli topraklarda yetişir. Toprağınız kireçliyse eğer bir miktar kükürt serpebilir yahut asitli toprak karışımı ilave edebilirsiniz. Sarı, beyaz ve pembe renk çiçek açan mimozanın en bilinen türü gri-yeşil renkte tül gibi yapraklı ve parlak sarı renkte bol çiçekleri olan Acacia dealbata (Gümüşi akasya)’dır. Diğerlerine kıyasla soğuk iklim şartlarına dayanıklıdır. Güneyde yetişen Acacia cyanophylla (Kıbrıs akasyası) ise soğuğa toleranslı olmayan, ilkbaharda çiçek açan, uzun, ince yapraklı bir türdür. Acacia retinoides ( İzmir mimozası) ise Kıbrıs akasyasına çok benzer fakat yaprakları daha incedir. İlkbahar ve yaz döneminde açan seyrek çiçekleri uzunca süre kaldığı için çok aranılan bir türdür.

Mimoza türleri, görsel güzelliklerinin yanı sıra birçok farklı alanda kullanılırlar. Muhteşem çiçekleri kesme çiçek olarak değerlendirilir. Çiçeklenme zamanı denk geldiği için 8 Mart Dünya Kadınlar gününün sembolü olmuştur. Çarpıcı kokusu ile parfüm sanayisinde önemli yer tutar. Mimoza çiçeklerinin polenlerinden beslenen arıların ürettiği bal ise lezzeti, akışkanlığı, berraklığı ve kristalize olmaması nedeniyle tercih edilir.

Mimoza almayı düşünüyorsanız, bulunduğunuz ortamın iklim şartlarına uygun bir tür seçmenizi ve çiçeklenme döneminden önce bahçenize dikmenizi öneririm.

Bahardalı da denen Japon ayvası, Şubat – Mart aylarının kasvetli günlerinde yapraklanmadan önce dikenli dallarında çiçekler açan bir çalı türüdür. Sert iklim koşullarına ve hava kirliliğine dayanıklı olmasından dolayı büyük şehirlerdeki otoban kenarlarında, parklarda, apartman bahçelerinde çokça kullanılmaktadır. Çok kireçli toprakları sevmeyen Japon ayvası, güneşli ortamlarda daha verimlidir. Genelde her ortamda yetişir, çok bakıma ihtiyaç duymaz. Bodur ve dayanıklı bir çit bitkisi alternatifi arayanlar, kışın yapraklarını dökmesinden rahatsız olmayacaklarsa dikenli dalları ve baharda açan renkli çiçekleriyle Japon ayvasından ideal bir çit oluşturabilirler. Chaenomeles japonica, Chanomeles speciosa bitkinin en yaygın olan türlerindendir. Turuncu-kırmızı, pembe, beyaz çiçekleri ve yaz sonuna doğru gelişen sarımsı meyveleri vardır. Bitkiyi çiçeklenme döneminde satın alırsanız istediğiniz rengi seçmeniz kolay olur. Aranjmanlarda kullanılan dalları, çiçekleri tam açmadan önce kesilirse uzun süre dayanır. Farklı bir hobi edinmek isteyenlere önerim, bir japon ayvası satın alın ve bonsai yapmayı deneyin.

Artık bu bahar Mimoza ve Japon Ayvalarını çiçekli gördüğünüzde boşuna üzülmek yok. Son olarak yemek yapmayı sevenlere birkaç ipucu: Mimoza’nın uç sürgünleri ve tohumları yemeklere tat katar. Japon ayvası meyveleri her ne kadar yenebilir olsa da tadı acı olduğu için genelde marmeladı ve likörü tercih edilir. Elmada bulunandan daha fazla pektin, limonda bulunandan daha fazla c vitamini ihtiva eden Japon ayvasına mutfağınızda yer açın.

Tuğba Terzigil
Peyzaj Mimarı